Türkiye'nin Hazineleri: #PERGAMONantikkenti, Bergama-İzmir
AKRAPOL
Düzlükten 400 m. yükseğe konuşlanmış olan Pergamon kenti bir
Mysia kentidir. Tarihi çok eski dönemlere dayanan Pergamon'da ilk dönemlerde
görülen Asur, Mısır, Finike etkisi 6.yy'dan itibaren yerini Greek etkisine
bırakmıştır.
Lydia'lıların, Perslerin, Makedonyalı İskender'in
ardıllarının ve Roma İmparatorluğunun egemenliği altında yaşamış olan Pergamon,
Romalılar döneminde, ismi Asia olan bir Roma eyaleti yapıldı. Kütüphanecilik,
tıp,güzel sanatların geliştiği kent aynı
zamanda zenginleşmiştir.
Xenophon, "Onbinlerin Savaşı" sırasında ( 400-399) yıllarında kenti işgal etmişti. Bu dönemden sonra Pergamon'da Mısır, Finike, Asur etkilerinin yerini Greek tesiri almıştır. Anadolu'nun301'den sonra hakimi Lysimachos olmuştur.
Pergamon, Attalos'lar( Attalos kralları) tarafından yönetilmiş, imar edilmiştir. Pergamon, Büyük İskender'in haleflerinden Agathokles'in oğlu Lysimakhos'un hazinesini koruduğu kale- hisardı. Korunması Philetairos'a verilmişti ( Strabon, Geographika, çev.Prof.Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2015, s.169). Daha sonra yönetimi ele geçiren Philetairos söz konusu hazineyi kendinde tutarak Bergama Krallığı'nı kurdu. Philetairos (MÖ 283-263),krallığını, Marmara kıyılarına kadar genişletti ( Ekrem Akurgal,Anadolu Uygarlıkları, Phoenix yayınları, 2017, s.245).
Kardeşlerinden Eumenes'in oğlu I.Eumenes Pergamon tahtına geçti. Daha sonra tahta geçen I.Eumenes'in oğlu I.Attalos Pergamon topraklarını genişletti ve sanat ve kültüre meraklı olan I.Attalos Pergamon'u imar etti, kentin ilk güzel yapıları onun zamanında inşa edildi. II.Eumenes (MÖ 197-159) Roma ile kurduğu yakın ilişkilerle Bergama Krallığı'nı Helenistik Dönem'in en güçlü devletlerinden biri haline getirdi ve Pergamon, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer aldı. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirildi, Helen Dünyasının en güzel kentleri dzeyine ulaştırdı.
Pergamon/ Bergama, mimarlık ve heykeltraşlık konusunda Helenistik Dönem'in önderi oldu.
II. Eumenes'in kardeşi II. Attalos döneminde ( MÖ 158-138) de kentin etki alanı Attelia/ Antalya'ya kadar uzanmış, onun oğlu III.Attalos (MÖ 138-133) da beş yıllık saltanatından sonra hastalıktan ölürken ülkesini Romalılara miras bıraktı( İÖ 133).
Pergamon, Attalos'lar( Attalos kralları) tarafından yönetilmiş, imar edilmiştir. Pergamon, Büyük İskender'in haleflerinden Agathokles'in oğlu Lysimakhos'un hazinesini koruduğu kale- hisardı. Korunması Philetairos'a verilmişti ( Strabon, Geographika, çev.Prof.Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2015, s.169). Daha sonra yönetimi ele geçiren Philetairos söz konusu hazineyi kendinde tutarak Bergama Krallığı'nı kurdu. Philetairos (MÖ 283-263),krallığını, Marmara kıyılarına kadar genişletti ( Ekrem Akurgal,Anadolu Uygarlıkları, Phoenix yayınları, 2017, s.245).
Kardeşlerinden Eumenes'in oğlu I.Eumenes Pergamon tahtına geçti. Daha sonra tahta geçen I.Eumenes'in oğlu I.Attalos Pergamon topraklarını genişletti ve sanat ve kültüre meraklı olan I.Attalos Pergamon'u imar etti, kentin ilk güzel yapıları onun zamanında inşa edildi. II.Eumenes (MÖ 197-159) Roma ile kurduğu yakın ilişkilerle Bergama Krallığı'nı Helenistik Dönem'in en güçlü devletlerinden biri haline getirdi ve Pergamon, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer aldı. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirildi, Helen Dünyasının en güzel kentleri dzeyine ulaştırdı.
Pergamon/ Bergama, mimarlık ve heykeltraşlık konusunda Helenistik Dönem'in önderi oldu.
II. Eumenes'in kardeşi II. Attalos döneminde ( MÖ 158-138) de kentin etki alanı Attelia/ Antalya'ya kadar uzanmış, onun oğlu III.Attalos (MÖ 138-133) da beş yıllık saltanatından sonra hastalıktan ölürken ülkesini Romalılara miras bıraktı( İÖ 133).
Pergamon/ Bergama, Roma Çağı'nda da çok önemli bir merkez olmaya devam etti. Augustus Pergamon krallarının zafer anıtlarını yeniden diktirdi. Hadrian ve Tapınaklarını tamamlattı. Caracalla, Dionysus Tapınaklarının onarımını yaptı. Hristiyanlık Dönemi'nde Pergamon bir piskoposluk merkezi oldu.
Kentin zengin bir kütüphanesi mevcuttu. Bergama Kütüphanesi, II.Euremes zamanda yapılmıştır, stoalardan önce inşa edilmiştir. Kral tarafından yapılmış olsa da stoalardan önce inşa edilmiş olmalıdır, çünkü kütüphane odalarının sokağa ya da meydana açılan kapısı/ kapıları mevcut değildir. Kütüphaneye girmek isteyenler Kuzey Stoa'nın üst katından geçmek zorunda idiler.. Kütüphanenin gney duvarı yıkıldığından Athena Temenosu'nun kuzey stoasının üstünden, güneyden bakılınca yapının dört odasının içi görülebilmektedir (E.Akurgal, ss.253-254).
Caesar'ın Alexandra'da savaştığı sırada oradaki byük kütüphane yanmıştı. Daha sonra Kleopatra, 200 000 parça yazmanın Bergama Kütüphanesi'nden dostu Antonius'un armağanı olarak İskenderiye'ye ( Mısır) getirilmesini sağladı.
Mısırdaki papirüs'e karşı Pergamon'da parşömen kullanılmıştır.
2.yy'da Pergamon'da
doğan hekim Galenos, Marcus Aeurelius'un saray hekimliğini yapmış ve bir sağlık kompleksi olan Pergamon Asclepion'unun büyük oranda inşası bu yy'da gerçekleştirilmiştir.
Kentin zengin bir kütüphanesi mevcuttu. Bergama Kütüphanesi, II.Euremes zamanda yapılmıştır, stoalardan önce inşa edilmiştir. Kral tarafından yapılmış olsa da stoalardan önce inşa edilmiş olmalıdır, çünkü kütüphane odalarının sokağa ya da meydana açılan kapısı/ kapıları mevcut değildir. Kütüphaneye girmek isteyenler Kuzey Stoa'nın üst katından geçmek zorunda idiler.. Kütüphanenin gney duvarı yıkıldığından Athena Temenosu'nun kuzey stoasının üstünden, güneyden bakılınca yapının dört odasının içi görülebilmektedir (E.Akurgal, ss.253-254).
Caesar'ın Alexandra'da savaştığı sırada oradaki byük kütüphane yanmıştı. Daha sonra Kleopatra, 200 000 parça yazmanın Bergama Kütüphanesi'nden dostu Antonius'un armağanı olarak İskenderiye'ye ( Mısır) getirilmesini sağladı.
Mısırdaki papirüs'e karşı Pergamon'da parşömen kullanılmıştır.
Asklepion'da
şifalı su, çamur kürleri, spor ve müziğin etkili olduğu psikoterapi yöntemleri uygulanmaktaydı.
Pergamon; Roma İmparatorluk döneminde 150 000 kişiye ulaşan
nüfusa sahiptir ve şehir ovaya yayılmış, açık- surlarla çevrili olmayan büyük bir yerleşime dönüşmüştür. Selinus/ Bergama Çayı ile sklepion arasında kalan bölgede yer almaktadır. 50 000 kişilik amphitheatre burada, Selinus Çayı'nın bir kolu olan Merak Çayı üzerinde inşa edilmiştir. 30 000 kişilik Roma tiyatrosunun kalıntıları biraz daha güneydedir. Viran Kapı olarak adlandırılan kalıntı, bu tiyatronun ayakta kalmış kemeridir ( E.Akurgal, s.271). Bugünkü yerleşim ovadaki bu eski yerleşim
üzerinde konuşlanmıştır.
Pergamon tiyatrosu yaklaşık 13 800 kişiliktir.
Dik bir yamaç üzerinde yükselen etkileyici görüntüsü ile Helenistik Dönem'in en güzel mimari eserlerinden biridir. Bütün Akropol yapıları bu eser etrafında yelpaze şeklinde yer almış, onun görkemliliği ve çekiciliğini daha da arttırmışlardır.
Tiyatro'da yer alanların dışarı ile bağlantıları kesilmiyor, oturdukları yerden kenti ve ovayı seyredebiliyorlardı. Yapı, Helenistik Dönem'deki en kusursuz şeklini herhalde II. Eumenes zamanında kazanmıştır ( E.Akurgal, s.256)
#PergamonROMAşehri, Bergama, İzmir
Pergamon; Roma İmparatorluk döneminde 150 000 kişiye ulaşan nüfusa sahiptir ve şehir ovaya yayılmış, bugünkü yerleşim ovadaki bu eski yerleşim üzerinde konuşlanmıştır.
Pergamon'un Roma şehrinde
"Kızıl Avlu" ve günümüze ulaşamamış olan amfitiyatro ile stadion
mevcuttu.
Kızıl avlu veya Bazilika olarak
adlandırılan yapılar, Pargamon'un antik döneme ait en büyük yapı kompleksinin
ana binasıdır. Bu yapı topluluğunun uzunluğu 265 m.- genişliği 100 m.'den
fazladır, bir duvar ile çevrilmişti ve sadece batı tarafından kör kemerlerle
düzenlenmiş cephesinden giriş yapılırdı ( Temennos).
Pergamon'un bu büyük antik
yapısının aşağı-yukarı 200x100 m. boyutlarındaki avlusunun büyük kısmı Bergama
şehri evlerinin altında kalmıştır. Selinos/ Bergama Çayı bu meydanın altındaki
antik bir çift tünel içinden akar. Esas yapı ( 60x26 m.) MS 2.yy'da inşa
edilmiştir. Tuğla duvar yapısı renkli mermer levhalarla kaplanmıştı.
İki yandaki kule gibi yapıların
önünde, üç yanları galerilerle çevrilmiş avlular mevcuttu ve galerilerin
sütunları, Mısır üslubunda, insan biçimli karyadifler/ sırt sırta erkek ve
kadın figürleridir.
Kızıl Avlu'nun, güney yan
avlusunda taşıyıcı figürler avlu galerinin çatılarını taşımaktaydı. Mısır
üslubu taşıyıcı figürler Kızıl Avlu'nun Roma Dönemi Mısır Tanrıları tapınağı
işlevine önemli bir işaret vermişti. Aslan başlı Mısır Tanrıçası Sekhmet'i
canlandıran 8.50 m. yüksekliğindeki figürün rekonstrüksiyonu yapılmıştır.
Yapı kompleksinin güney yan
avlusunun yeni çağa ait duvarının altında bulunan çok tahrip edilmiş bir aslan
tonosu, gerçeğinden daha büyük bir heykel grubuna aittir. Başlarının üstünde ekler ve altlarına yerleştirilen kademelerle 8 m.'yi aşan yüksekliğe sahip büyük olasılıkla 36 devasa büyüklükte figür mevcuttu. Kızıl Avlu'nun kuzey ve güneyinde konumlanan iki yan galeriyi sütunlar yerine bu figürler taşımaktaydı.
Pergamon Asklepieon'u Eskiçağ'da Epidauros ve Kos'taki örneklerin yanında yer alacak önemde idi. Pausanias'a göre Pergamon'da ilk Asklepios Tapınağı M.Ö. 4.yy'lın ilk yarısında kurulmuştur. Yapılan kazılardan kutsal alanın M.Ö. 4.yy'dan beri var olduğu ve Helenistik Dönem'de geliştiği saptanmıştır. Ve Pergamon Asklepion en parlak dönemini M.S. 2.yy'da yaşamıştır (Ekrem Akurgal, s.272).
Pergamon kenti ile Kutsal alanın
bağlantısı VİA TECTA denilen üstü tonozla örtülü yol ile sağlanmaktaydı.
Yaklaşık 1 km. uzunluğunda olan yolun başlangıcı, aşağı kentin/ Roma Kentinin
Roma Tiyatrosunun güney kanadında açılan ve "Viran Kapı" olarak da
adlandırılan büyük kemerli kapıdan yapılmaktaydı.
Hastalar burada rahip hekimlerce /
Asklepiades'ler tarafından muayene edilir; ölümcül hastalar ve hamileler kabul
edilmezdi. Rivayete göre bu giriş kapısı üzerinde "Bütün Tanrıların
Kutsiyeti için ASKLEPİON'a Ölüm Girmesi Yasaktır" yazısı yer almaktaydı.
VİA TECTA/ Kutsal Yol, kutsal alanın
giriş kapısına ( propylon) kadar devam etmekte ve hastaları havanın olumsuz
koşullarından korumaktaydı. Yolun son bölümü Roma İmp. Hadrianus zamanında
sütunlu yol şeklinde düzenleşmişti. Sütunlu yolun her iki taraından hastaların,
şifa bulmasına yardımcı olacak her türlü adak ve eşya satılmaktaydı. Sütunlu
yolun güney bölümünde saygın bir kişi ya da bir kahramana ait olması muhtemel
ve İmparator Augustus zamanına ( MÖ 27- MS 14) tarihlenen bir anıt mezar yer
almaktadır.
Zeus Asklepios Tapınağı; İmparator Hadrianus
zamanında M.S.142 yılında konsül olan Pergamonlu soylu ve zengin yurttaşı L. Cuspius Pactumeius Rufinus tarafından
vakfedilmiştir. Zeus Asklepios Soter'e adanan tapınak, MS 125-128 yılları
arasında tamamlanmıştır.
Asklepios Kutsal mahalli; iyileştirici
güce sahip sağlık tanrısı Asklepios'un kutsal mahalli MÖ 4. yy'dan itibaren devamlı
olarak inşa edilmiştir. Kutsal alan bugünkü görülen biçimi Roma imparatoru
Hadrian zamanında (117-138) almıştır. Tören meydanına ( boyutlar 110 x 130)
şehirden gelen sütunlu caddenin sonundaki bir kapı yapısından girilir. Tören
meydana üç yandan sütunlu galerilerle çevrelenmiştir.
Meydanda eski Asklepios
tapınağı, iki küçük tapınak, hastaların kutsal uykuya yattıkları yapı, yıkanmak
için çeşitli kür yerleri bulunuyordu.
Kuzey batıda 3 500 kişilik bir tiyatro,
kuzeydoğu köşede imparatorluk kültüne adanmış bir kitaplık mevcuttu.
Meydanın
doğu kısmında da yeni Asklepios tapınağı inşa edilmiştir.
Güney doğu köşedeki
yuvarlak büyük kür yapısı, tören meydanındaki kutsal kaynağa bir tünel ile
bağlanmıştır.
Güney batı köşede umumi bir helâ yapısı bulunur. Batıda, tören
meydanının dışındaki dor düzeninde bir sütunlu galeri de helenistik devre
aittir.
Uygulanan tedavi yöntemleri arasında;
ruhi hastalıklarda hastaların uyku odalarında uyutularak (incubation)
rüyalarının rahip hekimlerce yorumlanması (telkin tedavi),
bedensel
hastalıklarda sıcak, soğuk ve çamur banyoları (arınma),
şifa otlarla tedavi,
diyet kürleri,
bitkisel yağ ya da merhemlerle yapılan masajlar,
kan aldırma
(hacamat), açlık ve susuzluk kürleri,
bağırsakların boşaltılması(lavman), soğuk havada koşuluyor, güneşlenme terapileri
yer almakta idi.
Gerekli görüldüğünde cerrahi müdahaleler de yapılmaktaydı.
Asklepion'un tapınma ve iyileştirme ile ilgili yapılarına bakıldığında; Pergamon Sağlık Kompleksi iyileştirme yöntemlerini, yazıtlardan, özellikle MS 2.yy'ın ortalarında burada onüç yıl kalmış olan Hatip Aclius Aristeides'in yazılarından öğrenmekteyiz ( E. Akurgal, s.273).
Hatip Aristeides'ten öğrenildiğine göre, hastalar ne şekilde iyileştirildiklerini rüyalarında görüyorlardı. Büyük olasılıklakuvvetli telkinler yolu ile hastaların düş görmeleri sağkanıyordu. Bunun için özel suretle inşa edilmiş uyku odaları bulunmaktaydı. Askepioa'da bulunan tiyatroda törenler yapılıyor, müzik eşliğinde hastalara ruhsal tedavi uygulanıyordu.
Pergamon Asklepion'un en parlak yıllarında burada Satyros ve Galenos gibi büyük hekimler yaşamış ve ders vermişlerdir.
Asklepion'da yıkanmaya, içmeye ilişkin üç havuz ya da çeşme vardı. Bunlardan biri tiyatronun karşısında, mermerden olan bu yapı Roma Çağı'ndandır. Burada alt basamaklara oturularak banyo yapılıyordu. Havuzun suyu kutsal kaynaktan geliyordu. Yapılan tahliller kutsal suyun radyoaktif özellikleri olduğunu göstermiştir.
Şifanın Tanrı Asklepios'tan geldiğine inanıldığından buradaki herşeyin de kutsal olduğu kabul ediliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder