29 Kasım 2019 Cuma

#StJOHNkilisesi- Ayasuluk Tepesi-Selçuk-İzmir

#StJOHNkilisesi, Ayasuluk tepesi-Selçuk, İzmir

M.S. 2.yy'a kadar uzanan Hıristiyan efsanesine göre İsa'nın en genç havarisi, St. Jean/ Aziz Yuhanna/ Aziz Yahya'nın, İncil ve Apokalpyse (Revelation) 'nin yazarı, MS. 37-48 yıllarında Efes'e geldiği ve burada yaşayıp öldüğü kabul edilir.

St.John Kilisesi, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilmiştir.

Çarmıhtaki Hz. İsa'nın annesini en sevdiği genç havarisi Yuhanna'ya emanet ettiği ve Meryemana'nın St.Jean ile birlikte buraya geldiği kabul edilir.
St. Jean/ Aziz Yahya, İmparator Domitianus tarafından iki kere öldürülmek istenmiştir.
81 yılında Patmos adasına gönderilmiş, 95 yılında tekrar Efes'e dönmüştür.
Son yıllarını Efes Ayasuluk tepesinde geçiren St.Jean, İncil ve mektuplarını burada yazmıştır.
Yaklaşık 100 yaşında ölmüş, vasiyeti gereği Ayasuluk Tepesi'ne gömülmüştür.
Daha sonra mezarı üzerine Martyion (anıt mezar) yapılmış, daha sonra anıt mezarı içine alan ahşap çatılı bir bazilika inşa edilmiştir ( M.S. 4.yy).
Yüzyıl sonra da buraya Justinian (M.S. 527-565) tarafından halen kalıntıları durmakta olan kubbeli bir bazilika inşa ettirilmiştir ( Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları,Phoenix, 2017, s.312).
Haç şeklinde olan yapıya batıdan atrium adı verilen bir ile giriliyor.
Bu avlu da doğudaki nartexe açılıyor ve buradan da geçilerek doğruca kilisede orta nefe ulaşılıyor.
Orta nef ile transeptin üstlerini altı kubbe örtüyor, yan neflerin üstümdeki galeriler ise narthexden apsise değin kesintisiz olarak devam ediyordu. 
St.Jean 'ın mezarı en ortadaki kubbeli bölümünün altındadır. 
1973'ten beri Ekrem Akurgal başkanlığında yapılan kazılar ve restorasyon çalışmaları St. John Kilisesi'nin çeşitli yerlerinde yapılmıştır.
Kazılar, merkezi kubbeli bir yapı olan baptisteriumun bulunmasına yol açmıştır. Ortasında vaftiz havuzu bulunan bu yapıya ait chapellede ( özel tapınma alanı) görülen ve azizleri tasvir eden freskler, olasılıkla M.S. 10.yy'da yapılmışlardır.




Papa Altıncı Paul, 26 Temmuz 1967 tarihinde St.John Kilisesi'ni ziyaret etmiş ve burada dua etmiştir.









#İsaBeyCamii

Türkiye'nin Hazineleri: #İsaBeyCamii, Selçuk-Ayasuluk-İzmir

Camii 776 H. 1375 M. yılında 
Aydınoğlu Beyliği'nin kurucusu Mehmet Bey'in oğlu İsa Bey tarafından yaptırılmıştır. 
Mimarı, Ali İbn'el Dımışki'dir.

Yapı, enine dikdörtgen planlı ibadet mekanı ile kuzeyinde; üç taraflı revaklı avludan oluşmakta, avlu ile ibadet mekanının birleştiği doğu ve bati köşelerinde iki minare yükselmektedir. 1653,1668 yıllarında meydana gelen depremlerde minarelerden biri tamamen, diğeri şerefeye kadar, avludaki revakların ise tamamı ise tamamı yıkılmıştır.

Yıkık durumda olan camii, 1975 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılarak ibadete açılmıştır. 2005 yılında tekrar restorasyonu gerçekleştirilmiştir.

İSA BEY, Aydınoğlu Mehmed Bey'in beşinci ve en küçük oğludur. Mehmed bey feth ettiği yerlere oğullarını vali olarak tayin etmiş, İsa Bey küçük olduğundan babası Mehmet Bey'in yanında kalmıştır.

 
Murad Hüdavengidar 'ın Kosova Muharebesine gittiği sırada Anadolu Beylerinden istediği yardım nedeniyle İsa Bey bir miktar kuvvet göndermiştir.

Beyazid 1390 tarihinde Alaşehir'i aldığı sırada İsa Bey'e gelip saygı göstermiştir. Toprakları Osmanlılara geçtiği ve hutbe okunup sikke basılmıştır. Beyazıd, İsa Bey'in kızı Hafsa Hatun'la nikahlanmıştır.

Sanat ve sanatçıya değer veren İsa Bey, Selçuk Ayasuluk'da İsa Bey camiini yaptırmış, tahmini 30 seneden fazla hükümdarlık yapmıştır.

28 Kasım 2019 Perşembe

#PERGAMONantikkenti



Türkiye'nin Hazineleri: #PERGAMONantikkenti, Bergama-İzmir

AKRAPOL

Düzlükten 400 m. yükseğe konuşlanmış olan Pergamon kenti bir Mysia kentidir. Tarihi çok eski dönemlere dayanan Pergamon'da ilk dönemlerde görülen Asur, Mısır, Finike etkisi 6.yy'dan itibaren yerini Greek etkisine bırakmıştır.
Lydia'lıların, Perslerin, Makedonyalı İskender'in ardıllarının ve Roma İmparatorluğunun egemenliği altında yaşamış olan Pergamon, Romalılar döneminde,  ismi Asia olan bir Roma eyaleti yapıldı. Kütüphanecilik, tıp,güzel sanatların geliştiği kent  aynı zamanda zenginleşmiştir.
Xenophon, "Onbinlerin Savaşı" sırasında ( 400-399) yıllarında kenti işgal etmişti. Bu dönemden sonra Pergamon'da Mısır, Finike, Asur etkilerinin yerini Greek tesiri almıştır. Anadolu'nun301'den sonra hakimi Lysimachos olmuştur.

Pergamon, Attalos'lar( Attalos kralları) tarafından yönetilmiş, imar edilmiştir. Pergamon, Büyük İskender'in   haleflerinden Agathokles'in oğlu Lysimakhos'un hazinesini koruduğu kale- hisardı. Korunması Philetairos'a verilmişti ( Strabon, Geographika, çev.Prof.Dr. Adnan Pekman,  Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2015, s.169). Daha sonra yönetimi ele geçiren  Philetairos söz konusu hazineyi kendinde tutarak Bergama Krallığı'nı kurdu. Philetairos (MÖ 283-263),krallığını, Marmara kıyılarına kadar genişletti ( Ekrem Akurgal,Anadolu Uygarlıkları, Phoenix yayınları, 2017, s.245).
Kardeşlerinden Eumenes'in oğlu I.Eumenes Pergamon tahtına geçti. Daha sonra tahta geçen I.Eumenes'in oğlu I.Attalos Pergamon  topraklarını  genişletti ve sanat ve kültüre  meraklı olan I.Attalos Pergamon'u imar etti, kentin ilk güzel yapıları onun zamanında inşa edildi.  II.Eumenes  (MÖ 197-159) Roma ile kurduğu yakın ilişkilerle Bergama Krallığı'nı Helenistik Dönem'in en güçlü devletlerinden biri haline getirdi ve Pergamon, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer aldı. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirildi, Helen Dünyasının en güzel kentleri dzeyine ulaştırdı.

Pergamon/ Bergama, mimarlık ve heykeltraşlık konusunda Helenistik Dönem'in önderi oldu.

II. Eumenes'in kardeşi   II. Attalos döneminde ( MÖ 158-138) de kentin etki alanı Attelia/ Antalya'ya kadar uzanmış,  onun oğlu III.Attalos (MÖ 138-133) da  beş yıllık saltanatından sonra  hastalıktan ölürken ülkesini Romalılara miras bıraktı( İÖ 133). 


 Pergamon/ Bergama, Roma Çağı'nda da çok önemli bir merkez olmaya devam etti. Augustus Pergamon krallarının  zafer anıtlarını yeniden diktirdi. Hadrian ve Tapınaklarını tamamlattı. Caracalla, Dionysus Tapınaklarının onarımını yaptı. Hristiyanlık Dönemi'nde Pergamon bir piskoposluk merkezi oldu.


Kentin zengin bir kütüphanesi mevcuttu. Bergama Kütüphanesi, II.Euremes zamanda yapılmıştır, stoalardan önce inşa edilmiştir. Kral tarafından yapılmış olsa da stoalardan önce inşa edilmiş olmalıdır, çünkü kütüphane odalarının sokağa ya da meydana açılan kapısı/ kapıları mevcut değildir. Kütüphaneye girmek isteyenler Kuzey Stoa'nın üst katından geçmek zorunda idiler.. Kütüphanenin gney duvarı yıkıldığından Athena  Temenosu'nun kuzey stoasının üstünden, güneyden bakılınca yapının dört odasının içi görülebilmektedir (E.Akurgal, ss.253-254).

Caesar'ın  Alexandra'da savaştığı sırada oradaki byük kütüphane yanmıştı. Daha sonra Kleopatra, 200 000 parça yazmanın Bergama Kütüphanesi'nden  dostu Antonius'un armağanı olarak İskenderiye'ye ( Mısır) getirilmesini sağladı.

Mısırdaki papirüs'e karşı Pergamon'da parşömen kullanılmıştır.













2.yy'da Pergamon'da doğan hekim Galenos, Marcus Aeurelius'un saray hekimliğini yapmış ve bir sağlık kompleksi olan Pergamon Asclepion'unun büyük oranda inşası bu  yy'da gerçekleştirilmiştir.   

Asklepion'da şifalı su, çamur kürleri, spor ve müziğin etkili olduğu psikoterapi yöntemleri uygulanmaktaydı.

Pergamon; Roma İmparatorluk döneminde 150 000 kişiye ulaşan nüfusa sahiptir ve şehir ovaya yayılmış, açık- surlarla çevrili olmayan büyük bir yerleşime dönüşmüştür. Selinus/ Bergama Çayı ile sklepion arasında kalan bölgede yer almaktadır. 50 000 kişilik amphitheatre  burada, Selinus Çayı'nın bir kolu olan Merak Çayı üzerinde inşa edilmiştir. 30 000 kişilik Roma tiyatrosunun kalıntıları biraz daha güneydedir. Viran Kapı olarak adlandırılan kalıntı, bu tiyatronun ayakta kalmış kemeridir ( E.Akurgal, s.271).  Bugünkü yerleşim ovadaki bu eski yerleşim üzerinde konuşlanmıştır.



















Pergamon tiyatrosu yaklaşık 13 800 kişiliktir.
Dik bir yamaç üzerinde yükselen etkileyici görüntüsü ile Helenistik Dönem'in en güzel mimari eserlerinden biridir. Bütün Akropol yapıları bu eser etrafında yelpaze şeklinde yer almış, onun görkemliliği ve çekiciliğini daha da arttırmışlardır.

















Tiyatro'da yer alanların dışarı ile bağlantıları kesilmiyor, oturdukları yerden kenti ve ovayı seyredebiliyorlardı. Yapı, Helenistik Dönem'deki en kusursuz şeklini herhalde II. Eumenes zamanında kazanmıştır ( E.Akurgal, s.256)


#PergamonROMAşehri, Bergama, İzmir

Pergamon; Roma İmparatorluk döneminde 150 000 kişiye ulaşan nüfusa sahiptir ve şehir ovaya yayılmış, bugünkü yerleşim ovadaki bu eski yerleşim üzerinde konuşlanmıştır.












Pergamon'un Roma şehrinde "Kızıl Avlu" ve günümüze ulaşamamış olan amfitiyatro ile stadion mevcuttu.


 Kızıl avlu veya Bazilika olarak adlandırılan yapılar, Pargamon'un antik döneme ait en büyük yapı kompleksinin ana binasıdır. Bu yapı topluluğunun uzunluğu 265 m.- genişliği 100 m.'den fazladır, bir duvar ile çevrilmişti ve sadece batı tarafından kör kemerlerle düzenlenmiş cephesinden giriş yapılırdı ( Temennos).
Pergamon'un bu büyük antik yapısının aşağı-yukarı 200x100 m. boyutlarındaki avlusunun büyük kısmı Bergama şehri evlerinin altında kalmıştır. Selinos/ Bergama Çayı bu meydanın altındaki antik bir çift tünel içinden akar. Esas yapı ( 60x26 m.) MS 2.yy'da inşa edilmiştir. Tuğla duvar yapısı renkli mermer levhalarla kaplanmıştı.
 
İki yandaki kule gibi yapıların önünde, üç yanları galerilerle çevrilmiş avlular mevcuttu ve galerilerin sütunları, Mısır üslubunda, insan biçimli karyadifler/ sırt sırta erkek ve kadın figürleridir.

Kızıl Avlu'nun, güney yan avlusunda taşıyıcı figürler avlu galerinin çatılarını taşımaktaydı. Mısır üslubu taşıyıcı figürler Kızıl Avlu'nun Roma Dönemi Mısır Tanrıları tapınağı işlevine önemli bir işaret vermişti. Aslan başlı Mısır Tanrıçası Sekhmet'i canlandıran 8.50 m. yüksekliğindeki figürün rekonstrüksiyonu yapılmıştır.
 
Yapı kompleksinin güney yan avlusunun yeni çağa ait duvarının altında bulunan çok tahrip edilmiş bir aslan tonosu, gerçeğinden daha büyük bir heykel grubuna aittir. 

Başlarının üstünde ekler ve altlarına yerleştirilen kademelerle 8 m.'yi aşan yüksekliğe sahip büyük olasılıkla 36 devasa büyüklükte figür mevcuttu. Kızıl Avlu'nun kuzey ve güneyinde konumlanan iki yan galeriyi sütunlar yerine bu figürler taşımaktaydı.
 
 



Türkiye'nin Hazineleri: #PergamonASKLEPİONu, #BergamaSağlıkKompleksi, İzmir


Pergamon Asklepieon'u Eskiçağ'da Epidauros ve Kos'taki örneklerin yanında yer alacak önemde idi. Pausanias'a göre Pergamon'da ilk Asklepios Tapınağı M.Ö. 4.yy'lın ilk yarısında kurulmuştur. Yapılan kazılardan kutsal alanın M.Ö. 4.yy'dan beri var olduğu ve Helenistik Dönem'de geliştiği saptanmıştır.  Ve Pergamon Asklepion en parlak dönemini M.S. 2.yy'da yaşamıştır (Ekrem Akurgal, s.272).




Pergamon kenti ile Kutsal alanın bağlantısı VİA TECTA denilen üstü tonozla örtülü yol ile sağlanmaktaydı. Yaklaşık 1 km. uzunluğunda olan yolun başlangıcı, aşağı kentin/ Roma Kentinin Roma Tiyatrosunun güney kanadında açılan ve "Viran Kapı" olarak da adlandırılan büyük kemerli kapıdan yapılmaktaydı.

 







Hastalar burada rahip hekimlerce / Asklepiades'ler tarafından muayene edilir;  ölümcül hastalar ve hamileler kabul edilmezdi. Rivayete göre bu giriş kapısı üzerinde "Bütün Tanrıların Kutsiyeti için ASKLEPİON'a Ölüm Girmesi Yasaktır" yazısı yer almaktaydı.



VİA TECTA/ Kutsal Yol, kutsal alanın giriş kapısına ( propylon) kadar devam etmekte ve hastaları havanın olumsuz koşullarından korumaktaydı. Yolun son bölümü Roma İmp. Hadrianus zamanında sütunlu yol şeklinde düzenleşmişti. Sütunlu yolun her iki taraından hastaların, şifa bulmasına yardımcı olacak her türlü adak ve eşya satılmaktaydı. Sütunlu yolun güney bölümünde saygın bir kişi ya da bir kahramana ait olması muhtemel ve İmparator Augustus zamanına ( MÖ 27- MS 14) tarihlenen bir anıt mezar yer almaktadır.



Zeus Asklepios Tapınağı; İmparator  Hadrianus zamanında M.S.142 yılında konsül olan Pergamonlu soylu ve zengin yurttaşı L. Cuspius Pactumeius  Rufinus  tarafından vakfedilmiştir. Zeus Asklepios Soter'e adanan tapınak, MS 125-128 yılları arasında tamamlanmıştır. 

Yuvarlak tapınağın iç çapı 24 m. civarındadır. Tapınak, kubbe ile örtülü olup kubbesinde aydınla penceresi yer almaktaydı. Tapınağın cephesi şölen alanına, batıya doğru bakmakta, girişi de bu yöndedir. 
Asklepios Kutsal mahalli; iyileştirici güce sahip sağlık tanrısı Asklepios'un kutsal mahalli MÖ 4. yy'dan itibaren devamlı olarak inşa edilmiştir. Kutsal alan bugünkü görülen biçimi Roma imparatoru Hadrian zamanında (117-138) almıştır. Tören meydanına ( boyutlar 110 x 130) şehirden gelen sütunlu caddenin sonundaki bir kapı yapısından girilir. Tören meydana üç yandan sütunlu galerilerle çevrelenmiştir. 
Meydanda eski Asklepios tapınağı, iki küçük tapınak, hastaların kutsal uykuya yattıkları yapı,  yıkanmak için çeşitli kür yerleri bulunuyordu.

Kuzey batıda 3 500 kişilik bir tiyatro, 
kuzeydoğu köşede imparatorluk kültüne adanmış bir kitaplık mevcuttu. 

Meydanın doğu kısmında da yeni Asklepios tapınağı inşa edilmiştir. 

Güney doğu köşedeki yuvarlak büyük kür yapısı, tören meydanındaki kutsal kaynağa bir tünel ile bağlanmıştır. 

Güney batı köşede umumi bir helâ yapısı bulunur. Batıda, tören meydanının dışındaki dor düzeninde bir sütunlu galeri de helenistik devre aittir.

 
Uygulanan tedavi yöntemleri arasında; 
ruhi hastalıklarda hastaların uyku odalarında uyutularak (incubation) rüyalarının rahip hekimlerce yorumlanması (telkin tedavi), 
bedensel hastalıklarda sıcak, soğuk ve çamur banyoları (arınma), 
şifa otlarla tedavi, 
diyet kürleri, 
bitkisel yağ ya da merhemlerle yapılan masajlar, 
kan aldırma (hacamat), açlık ve susuzluk kürleri,
bağırsakların boşaltılması(lavman), soğuk havada koşuluyor, güneşlenme terapileri 
yer almakta idi. 
Gerekli görüldüğünde cerrahi müdahaleler de yapılmaktaydı. 

Asklepion'un tapınma ve iyileştirme ile ilgili yapılarına bakıldığında; Pergamon Sağlık Kompleksi iyileştirme yöntemlerini, yazıtlardan, özellikle MS 2.yy'ın ortalarında burada onüç yıl kalmış olan Hatip Aclius Aristeides'in yazılarından öğrenmekteyiz ( E. Akurgal, s.273).
Hatip Aristeides'ten öğrenildiğine göre, hastalar ne şekilde iyileştirildiklerini rüyalarında görüyorlardı. Büyük olasılıklakuvvetli telkinler yolu ile hastaların düş görmeleri sağkanıyordu. Bunun için özel suretle inşa edilmiş uyku odaları bulunmaktaydı. Askepioa'da bulunan tiyatroda törenler yapılıyor, müzik eşliğinde hastalara ruhsal tedavi uygulanıyordu.                                                                                                 


  Pergamon Asklepion'un en parlak yıllarında burada Satyros ve Galenos gibi büyük hekimler yaşamış ve ders vermişlerdir.

Asklepion'da yıkanmaya, içmeye ilişkin üç havuz  ya da çeşme vardı. Bunlardan biri tiyatronun karşısında, mermerden olan bu yapı Roma Çağı'ndandır.  Burada alt basamaklara oturularak banyo yapılıyordu. Havuzun suyu kutsal kaynaktan geliyordu.  Yapılan tahliller kutsal suyun  radyoaktif özellikleri olduğunu göstermiştir.

Şifanın Tanrı Asklepios'tan geldiğine inanıldığından buradaki herşeyin de kutsal olduğu kabul ediliyordu.