7 Nisan 2024 Pazar

Bir Lykia kenti #LİMYRA/ #ZEMURİ

 LİMYRA Antik Kenti, Finike İlçesi, Antalya İli-Türkiye 

Fotoğraflar: F.Nuray Altuğ

Arykandos ve Limyros çayları arasında yer alan Teke yarımadasının doğu yarısında Lykia’yı yansıtan kentler içinde en önemlisi Toçak Dağı eteklerinde yayılmış olan Limyra, Finike’ye 6 km uzaklıkta yer alır.

Finike’nin doğusunda dağlar geriye doğru çekilerek sahilde geniş bir düzlüğün oluşmasına olanak vermiştir. Bu düzlük iki önemli nehirle beslenir; bunlardan biri batıda yer alan ve bu bölümü Yaşgöz Çayı olarak bilinen Arykandos, diğeri ise daha doğudaki genellikle Limyros olarak değerlendirilen Alakır Çayıdır.

Strabon, Limyros’un ağzından yukarı doğru yürüyerek 20 stadion gidildiğinde, Limyra Kenti’ne gelineceğini söyler ( Strabon, Geographika- Antik Anadolu Coğrafyası, çev.Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları 8.baskı, 2015, s.247) .  Pilinius’ta Limyra’nın içine Arykandos’un nehrinin döküldüğü şehir” olduğunu söyler. Bu tanımlamalar daha çok Göksu nehrine uymaktadır. Zaman içinde sahil dolmuş, onun zamanında nehir ağzının nerede kaldığı belli değildir (George E. Bean, Eskiçağda Lykia Bölgesi, 2. Basım, Çev. Hande Kökten, Arion Yayınevi, 1998, s.147).  

 Kent, 1812’de Sideria lahdini bulan Cockerell tarafından ilk kez keşfedilir. Texier, Fellows ve Schönborn araştırmalar yapar.  1882’de yerleşimi ziyaret eden Petersen, ancak 1 gün dayanabildiği olağanüstü koşulların biraz düzelmesiyle 1969’da ilk kazılar, Borchhard  başkanlığında başlar.  Borchharth’ın, Perikle’nin Tapınak Mezarı’nı 1966’da keşfetmesi Limyra araştırmalarının başlamasına yol açar ( Nevzat Çevik, Lykia Kitabı-Arkeolojisi, Tarihi ve Kültürüyle Batı Antalya,  Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu-Türk Tarih Kurumu Yayınları, V. Dizi-Sayı: 14, 2021, s.410).

 Tarihte Limyra’yı  “ZEMURİ“ adıyla görüyoruz. Hititçe’de de olasılıkla Zumarri olmalıdır. 

Limyra, MÖ 4. yy’ın ikinci yarısında Ksanthos egemeni Arttumpara’yı yenerek Lykia’nın yeni egemeni olan Tyran PERİKLE’nin başkentidir. Baş tanrısı Zeus Oliympia’dır. Yazıtlarda onuruna spor festivalleri düzenlendiği yazar.  SURA’da ( Sura, Myra’nın 4 km batısında, Andriake’nin hemen arkasında olan ve balık harekelerine bakarak ilahi sonuçlar çıkarılan küçük bir yerleşim ) olduğu gibi, Limyra’da da kehanetten/ bilicilikten  söz edilir. Kehanet yerinin sürekli değişmesi, her yerinden sular kaynayan ve coğrafyası hızla değişen Limyra’ya uymaktadır (Nevzat Çelik, s.410  ve George E. Bean, s.148  ). Kaynaktan su içen hörgüçlü boğalar, köpeklerin resimlendiği kent sikkelerinde yer alan “kehanet” sözcüğü de Limyra’da biliciliğin varlığını doğrulamaktadır.

 Limyra, MÖ 4. yy’ın ikinci yarısında Ksanthos egemeni Arttumpara’yı yenerek Lykia’nın yeni egemeni olan Tyran PERİKLE’nin başkentidir. Baş tanrısı Zeus Oliympia’dır. Yazıtlarda onuruna spor festivalleri düzenlendiği yazar.  SURA’da ( Sura, Myra’nın 4 km batısında, Andriake’nin hemen arkasında olan ve balık harekelerine bakarak ilahi sonuçlar çıkarılan küçük bir yerleşim ) olduğu gibi, Limyra’da da kehanetten/ bilicilikten  söz edilir. Kehanet yerinin sürekli değişmesi, her yerinden sular kaynayan ve coğrafyası hızla değişen Limyra’ya uymaktadır (Nevzat Çelik, s.410  ve George E. Bean, s.148  ). Kaynaktan su içen hörgüçlü boğalar, köpeklerin resimlendiği kent sikkelerinde yer alan “kehanet” sözcüğü de Limyra’da biliciliğin varlığını doğrulamaktadır.

Lykia Kralı PERİKLE kimdir?

Babasının,  Attika üstünlüğü döneminde yaşayan, Yunanlı devlet adamı Perikles’e duyduğu hayranlık nedeniyle adını Perikle koyduğu Lykia kralını;  

·    Phaselis’i denizden kuşattığını biliyoruz. Bu bize deniz filosu ve bir limana sahip olduğunu anlatır.

·    Sikkelerden öğrendiğimize göre Ksanthos vadisini  yöneten komutan Arttumpara’yı Lykia’nın batısında  bir savaşta yenmiştir.

·    Telmessos’u  ( bugünkü Fethiye ) kuşatmış ve ele geçirmiştir.

·    Kızılca mezarı ve Yalnızdam’daki çift kabartmalı stelin tarihlendirmesinden Elmalı yöresindeki antik Milyas’ı ele geçirdiği  anlaşılır. Bu girişimlerinin nedeni İç Anadolu’ya uzanan ticaret yollarını güvence altına alma kaygusu olabilir. 

 

     ·    Antik Limyros’un  (Alakır çayı) doğusundaki Peraia’yı ele geçirdiği biliniyor, nedeni Alakır vadisindeki demir, çelik üretiminde gerekli olan krom ve manganez yataklarını ele geçirme olabilir. Kemer’de bulunan gümüş de sikke basımında ve ünlü Lykia gümüş kaplarının yapımında kullanıyor olabilir. Gagates çevresinde bulunan linyit de Lykia krallarının hırsını uyandırmış olabilir.

 

      ·     Sarayına önde gelen sanatçıları toplamış ve bunlar üstün nitelikli sikke portreleri ile kendi mezar anıtı ve saray s 

·    ZEMURİ (Limyra ) ve  Wehnti (Phellos) ’ta  SİKKE BASMIŞTIR (Jürgen Borchhardt, s.42) .oylularının mezar kabartmalarını yapmıştır.

 


LİMYRA’nın Sütunlu Caddesi

Roma İmparatorluk döneminde, özellikle Anadolu ve Suriye bölgelerinde yaygın olan sütunlu  caddelerin Lmyra’daki örneği günümüzde su altında kalmış olan caddedir. Yaklaşık  8.40 m genişliğinde olan caddenin sağında ve solunda yaklaşık 5.40 m genişliğinde çatıyla örtülü sütunlu bölümler / kolonad bulunmaktadır. Çok düzenli kesilmiş kireçtaşı levhalarla döşenmiş caddenin, en az 3 değişik yapım  evresine sahip olduğu görülmüştür.Ptolemaion’un güneyinde bulunan  yaklaşık  6 m  genişliğindeki bir köprünün dibinden başlayan  cadde, 60 m. kadar düz devam ettikten  sonra kentin doğusuna sapar,  iki basamakla çıkılan kolonadlar, şehir sakinlerini güneş ve yağmurdan korur (ören yeri bilgilendirme tabelası).

PERİKLE’nin Anıtsal Mezarı/ HEROON

Limyra  kalıntıları Fenike’nin kuzeyindedir. İyi korunmuş mezarlar da yol boyunca gruplar halinde kilometrelerce  uzanırlar. Bazılarında Hellen etkisi görülen kabartmalar vardır ve MÖ 4.yy’da yapılmışlardır. Limyra’da görülen sivri kemerli lahit tipi anıtsal bir mezar Lykia sanatının eşsiz özelliğini yansıtmaktadır. Alman arkeolog Prof.Dr. Jürgen Borchhardt  Limyra akropolünün güney yamacı üzerinde Nereidler Anıtı ile benzerliği görülen bir heroon ortaya çıkarmış ve burasını kazmıştır ( Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları, 2.baskı, Phoenix Yayınevi, 2017, s.99 ). Kuzey ve güney yanlarında sütun yerine dörder karyaitidin yer aldığı yapı amphiprostylos, tapınak biçimindeydi. Antik İon geleneklerine uygun olarak karyatidler yuvarlak kaideler üzerinde duruyorlardı.

Kral ve mimarı, mezar yerini özenle seçmişler, eşkenar üçgen oluşturan tepedeki kalenin üst kale duvarının  ortasına rastlatılarak, yapı uzaktan görülebilecek şekilde yerleştirilmiş (Jürgen Borchhardt, s.46). Yaklaşık 20x20 m. boyundaki teras, kayalar kesilerek oluşturulmuş ve kesilen bloklar kullanılmıştır. Taban ölçüsü 10x7 m.lik bir temel tabaka üstüne girişi güney yanda olan bir mezar odasının bulunduğu hyposorion yapılmıştır.  Üst yapı, Lykia kralının kahraman mertebesine yükseltilişini sembolize etmek amacıyla Yunan tapınağı biçiminde yapılmıştır ve Ksanthos Nereidler Anıtı ile boy ölçüşmektedir. Çatıyı taşıyan unsur olarak karyatidlerin seçilmesiyle örnek alınan yapıya üstün gelinmeye çalışılmıştır (Jürgen Borchhardt, s.47).

GAİUS CAESAR Anıtı

Augustus’un torunu Gaius Caesar,  Ermenistan’da aldığı yara sonucu MS 4.yıl 21 Şubat’ında Limyra’nın küçük limanında  ölmüş, Limyra’da kendisi için bir “kenotaph”/ boş mezar, bir anı mezarı yapılmıştır. Daha önce Marsilya’da ölen kardeşi gibi, Roma İmparatorluğu’nun doğu kesiminde bir kahraman olarak saygı görmekteydi. Cenazesi ya da küllerinin içinde olduğu urme Roma’ya getirilmiş ve Augustus’un Mausoleion’una konulmuştur (Jürgen Borchhardt, s.47).


Günümüzde kireçtaşı bloklarından örülmüş Roma çimentosu ( opus caementitium ) yapı çekirdeği kalmıştır. Boş olduğuna inanılmadığından mezar soyguncularının zarar verdiği yapının, kazılar sonucu dört bir tarafının çok özenle işlenmiş kabartmalarla bezendiği ortaya çıkmıştır. İnsan boyutundaki bu kabartmalar Gaius Caesar’ın hayatından kesitler/ sahneler  içermektedir. Anıtın önemli parçaları Antalya  Müzesi’nde sergilenmektedir ( Limyra Antik Kenti Gaius Caesar Anıtı bilgilendirme tabelası).

PTOLEMAİON ( MÖ 3.yy ) 

Bugün sulardan yükselen ve Bizans duvarı ile ikiye bölünmüş yapı kalıntısı bir zamanlar yaklaşık  10 m yüksekliğinde  bir anıtın  küp biçimli alt bölümüdür. Yaklaşık 10 m yüksekliğinde, büyük bloklarla örülmüş bu alt kısmın  saçak  bölgesi  kabartmalarla süslenmiştir. At adamlarla  (kentavros)  Yunan kahramanı Lapitler arasındaki savaşın hikayesi anlatılmaktadır.

 Köşelerde gerçek boyutlarda mermer aslanlar mevcuttur. Kaidenin üstünde yapının ikinci bölümünde dairesel planlı İyon düzeninde 16 sütunlu bir tapınak yer almaktadır. Sütunlar at yarışlarını betimleyen kabartmalarla bezeli dairesel  bir iç yapıyı çevrelemiştir. Tapınağın koni biçimli yükselen çatısı masif bloklarla Çatı, akantus (kenger) yapraklarının arasında dolaşmış yılanların oluşturduğu dev bir heykel  ile sonlanmaktadır.  Yılanlar Likya bölgesinde 300-197 yılları arasında hüküm süren Makedonya- Mısır Ptolemaios ailesinin sembolüdür. Bu hanedana yapılan atıflardan dolayı  da anıt Ptolemaion olarak anılmaktadır. Anıtın bazı parçaları antik kentte, bazıları da Antalya Müzesi’nde sergilenmektedir ( ören yeri anıt bilgilendirme tabelası ).örülmüştü ve dış yüzeyi balık   pulugibi   işlenmişti.   

    

LİMYRA’da SİKKE Basımı

Antik sikkeler Eski Çağ araştırmacılarına çok yönlü kanıtsal belge alanı sağlarlar. Klasik kültür bölgeleri kaynakları arasında pek azı bu denli anlatım gücüne sahiptir. İnceleme biçimine göre üzerindeki baskı ait olduğu dönemi, bastıran kişi ve basım tarihini açıklar. Sikkeler birer sanat seri değil, ödeme araçlarıdır. Para, sınırları belli ölçüler içinde ekonomik isteklerin yerine gelmesini sağlar, elden ele dolaşır, üzerindeki resim ve yazıttan bir şey kalmayıncaya kadar geçerliliğini korur. Sikke için yerleşim/ basım yeri önemlidir, burada kendi kuralları içinde kullanım görmüştür ve bilinçli olarak biriktirilip gömülmüş, zorunluluk nedeniyle gizlenmiş, adak yapılmış, gömü hediyesi niteliğinde kullanılmıştır.

Hafirler/ kazı yapanlar, bilim adamları, öncelikle kendi amacını izler, kazı yapanlar, hafirler öncelikle sikkelerin  kronolojik değerlendirilmesi ile ilgilidirler.

Günümüz bilgileri doğrultusunda Lykia’da ilk sikkeler MÖ 520’de basılmıştır ve bunlar saf gümüştendir. Altın ve elektron örnekleriyle karşılaşılmıyor.  Bu tarihte, sikkenin bulunuşu yüzyıldan fazla bir geçmişe dayanmakta ve herkes bu çığır açan adımın MÖ 7. yy’ın ikinci yarısında Küçük Asya’nın batısında, Lydia’da atıldığı konusunda görüş birliği içindedir. Üzeri işaretli maden çubuklardan, trampa/  değiş-tokuş ekonomisi arasındaki uzun bir sürecin sonunda ortaya çıkmıştır ( Joachim Gorecki, LİMYRA Zemuri Taşları, Arkeoloji Sanat Yayınları, 1999, ss. 123,124 ). Bugün bize Zemuri ve Lydia başkenti Sardes arasındaki mesafe, kuş uçuşu 300 km az görünebilir, fakat basılı para sisteminin Lykia’aya ulaşması uzun zaman alan kararsızlıklar ve çeşitli dolambaçlı yollarla olmuştur.

Uzun bir süre sikkeler üzerindeki “ze, zem, zemuh, zemure, zemuri” sözcükleri çok sayıdaki Lykia kral adları sanılmış, altmışlı yıllarda bulunan çift dilli yazıt sayesinde Zemuri’nin Lymra’nın Lykia dilindeki adı olduğu anlaşılmıştır  (Joachim Gorecki, s.125 ).

Lykia  ve Limyra  gümüş sikke basımları Karadeniz ve Ege gömülerinde, Kıbrıs, İran, Mezopotamya, Hauran Bölgesi ve Mısır’da ortaya çıkarılmıştır. Sikkelerin ticaret, ulaşım, paralı asker maaş ödemeleri nedeniyle geniş bir alana dağılmıştır.